12 yaşındaki Helin Şen’i öldüren polise takdir indirimi

DİYARBAKIR – Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015 tarihinde zırhlı araçtan açılan ateşle hayatını kaybeden 12 yaşındaki Helin Hasret Şen’in ölümüyle ilgili bugün görülen karar duruşmasında polis Abdullah Ercan’a “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Failin geçmişi ve cezanın geleceği üzerindeki olası etkilerini fail lehine takdiri indirim nedeni olarak kabul eden mahkeme, cezayı 6 yıl 3 aya düşürdü. Fail hakkında uygulanan yurt dışı çıkış yasağının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verildi. Şen’in avukatlarının, kaçma şüphesi nedeniyle failin tutuklanmasına ilişkin talepleri ise kabul edilmedi.

‘YARGI MAKAMLARININ DA SORUMLULUĞU VAR’

Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde, sokağa çıkma yasağının devam ettiği 12 Ekim 2015 tarihinde annesiyle birlikte fırına ekmek almaya giden 12 yasındaki Helin Hasret Şen, zırhlı araçtan sıkılan kurşunların hedefi olup hayatını kaybetti. Şen’in ölümüyle ilgili polis Abdullah Ercan’ın yargılanmasına bugün Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sanık polis Abdullah Ercan’ın görev yaptığı ilden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandığı duruşmaya taraf avukatları ve öldürülen Şen’in babası ile annesi katıldı.
Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak söz alan Şen’in anne ve babası, “Adalet istiyoruz” dedi. Ardından Şen’in avukatlarından Abdullah Zeytun, sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde en az 72 çocuğun hayatını kaybettiğini ve 200’den fazla kişinin yaralandığını söyledi. Bu ölüm ve yaralanmaların hiçbir şekilde yargı konusu edilmediğini belirten Zeytun, “Bu dava, sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde güvenlik güçlerinin keyfi ve hukuksuz bir şekilde güç kullanımına ilişkin sembol bir davadır” dedi.
O dönemde yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken Zeytun, çocukların kolluk güçleri tarafından öldürülmesinde sadece kolluğun değil, bu davalarda cezasızlık politikası uygulayan yargı makamlarının da sorumluluğu olduğunu söyledi. Zeytun, Helin Hasret Şen’in öldürülmesinin ‘öngörülemeyen bir öldürme’ olmadığını, aksine iktidarın politikalarının sonucunda gerçekleşen bir cinayet olduğunu ifade etti.

‘SİZDEN ADİL BİR KARAR BEKLİYORUZ’

“Cezasızlık politikalarını bu dosyada da görüyoruz” diyen Zeytun, “8 yıl geride kaldı ama polis halen görevine devam ediyor. Bu durum katı bir cezasızlık sistemini gözler önüne seriyor. Sanık silah uzmanı olduğunu, 8 yıl boyunca özel harekat polisi olarak görev yaptığını söylüyor. Dolayısıyla bu denli sıcak çatışma ortamında görev almış bir polisin her yaptığı eylem planlanarak yapılmıştır. Türkiye’deki kültürün aksine sanık hakkında kastla insan öldürme suçundan ceza verilmesini talep ediyoruz. Cezasızlığın, daha fazla çocuğun ölümüne sebebiyet verdiğini bilerek sizden adil bir karar bekliyoruz” dedi.

‘NE DE OLSA TERÖRİSTTİR, HİÇ DEĞİLSE KÜRTTÜR’

Zeytun’un ardından söz alan avukat Ercan Yılmaz, failin beyanlarındaki çelişkilere dikkat çekti. Yarın Cizre’de görülecek Nihat Kazanhan davasını hatırlatan Yılmaz, “O davada yargılanan polis 3 yıldır firar. Bu dosyanın sanığının da kaçma şüphesi var. Kasten insan öldürme suçundan tutuklanmasını talep ediyoruz” dedi.

Avukat Barış Yavuz ise yaşanan ölümlerin, siyasetin rıza üretmesi sonucunda gerçekleştiğini söyledi. “Örgüt üyesi olmamakla birlik örgüt adına suç işlemek” suçuyla birlikte ‘aslında hepiniz teröristsiniz’ algısının yaratıldığını belirten Yavuz, bu algının sonucu olarak fail polisin, ‘Bir şey hareket ediyor. Ne de olsa teröristtir. Hiç değilse Kürttür’ mantığıyla Helin Hasret Şen’e ateş ettiğini söyledi. Ayrıca duruşma salonunda izleyicilerin önünde oturan çevik kuvvet ekibini işaret eden Yavuz, “Eli silahlı 20 polisi buraya oturtuyorsunuz. Sanık burada değil. Kimi koruyor bunlar? Algı böyle yaratılıyor” diyerek tepki gösterdi.

FAİL ABDULLAH ERCAN: BEN YAPMADIM

Fail polis Abdullah Ercan, Helin Hasret Şen’in vücudunun ön tarafından vurulmasına karşın kendisine sırtının dönük olduğunu iddia etti. “Hiçbir şekilde ben yapmış olamam” diyen fail polis, beraatini talep etti. Fail polis Ercan’ın avukatı ise Helin Hasret Şen’i, ‘terör unsurlarının’ vurduğunu iddia etti. Avukatın, olay saatinde çatışmaların olduğunu ileri sürmesi üzerine Helin Hasret Şen’in annesi ve babası söze girerek, “Biz evladımızı kaybettik, biz o günleri yaşadık. Hiçbir şekilde çatışma yoktu” dedi.

6 YIL 3 AY HAPİS CEZASI VERİLDİ

Duruşmaya verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, fail polis Abdullah Ercan’a “bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Failin geçmişi ve cezanın geleceği üzerindeki olası etkilerini fail lehine takdiri indirim nedeni olarak kabul eden mahkeme, cezayı 6 yıl 3 aya düşürdü. Fail hakkında uygulanan yurt dışı çıkış yasağının, karar kesinleşinceye kadar devamına karar veren mahkeme, Şen’in avukatlarının, kaçma şüphesi nedeniyle failin tutuklanmasına ilişkin taleplerini ise kabul etmedi.

Ne olmuştu?

Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde, sokağa çıkma yasağının devam ettiği 12 Ekim 2015 tarihinde annesiyle birlikte fırına ekmek almaya giden 12 yasındaki Helin Hasret Şen, zırhlı araçtan sıkılan kurşunların hedefi olup hayatını kaybetti. Şen’in bedeni, yaklaşık bir saat sonra bulunduğu yerden alınıp hastaneye kaldırılabildi. Olayla ilgili Diyarbakır Valiliği tarafından “örgüt üyeleri tarafından kolluk güçlerine saldırı olduğu, saldırı esnasında 12 yaşında bir çocuğun yaralandığı ve tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiği” açıklaması yapıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında soruşturma süreci başlatıldıktan kısa bir süre sonra dosya hakkında gizlilik kararı verildi. Adli soruşturma kısıtlılık kararı ile devam ederken sanık polis memuru Abdullah Ercan hakkında İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu tarafından yürütülen idari soruşturma süreci 28 Eylül 2017 tarihinde karara bağlandı. Sanık polis memuru Abdullah Ercan’a 2 yıl kıdem durdurma cezası verildi. İçişleri Bakanlığı aleyhine açılan tazminat davasında ise Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi bakanlığın yüzde 85 kusurlu olduğuna hükmederek, aileye 314 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.

4 yılı aşkın devam eden kısıtlılık kararının ardından düzenlenen 12 Aralık 2018 tarihli iddianame ile sanık polis memurunun “olası kastla öldürme” suçundan cezalandırılması istendi. Ancak, iddianame “sevk maddelerindeki hata” nedeniyle iade edildi. Dosyanın iade edilmesinden yaklaşık bir yıl sonra 14 Ekim 2019 tarihinde bu defa “taksirle öldürme” suçundan iddianame düzenlendi. İddianamenin gönderildiği Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın eyleminin “olası kastla öldürme suçu” oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verdi. Görevsizlik kararının ardından, sanık polis memuru “taksirle öldürme suçu”ndan Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir